Akıl ve Zeka

Yapay zeka ile ilgili ilk yazımı aslında “Yapay Zeka” konusunu özetleyen bir yazı olmasını istemiştim fakat internet üzerinden yapmış olduğum araştırmalarda boşluğun orada değil başlangıç için “Yapay Zeka” konusu öncesinde Akıl ve Zeka arasındaki ayrımın doğru yapılamadığını farketmemle ilk yazımı bu yöne kaydırmak durumunda kalmamdı. En temelde bu farkı iyi bilmemiz lazım. Bu iki terimin hiçbir şekilde birbirine karışmıyor olması lazım. O zaman başlayabiliriz.

Akıl kavramı genellikle zeka ile paralel anlamda kullanılır. Aslında ikisi farklı kavramlardır. Akıl, anlama, idrak etme, kavrama, karar verme ve önlem alma yetenekleri için kullanılır. Muhakeme ve bilgi edinme gibi yetilerimizde akıl ile ölçülmektedir. Zeka, çevrende oluşan olayları anlama, bu olayları yargılama ve oluşan olaylardan sonuç çıkarma gibi yetenekler olarak düşünülebilir.

Akıl, genetik yoldan geldiği gibi çevreden aldığımız etkileşimler ve kısıtlardan da etkilenir. Sevgi, korku, kıskançlık gibi doğal güdülerimizle akıl ile alakalı olgulardır. Bunlardan dolayı akıl sabit bir durum değildir. Hayat boyu gelişim gösterir ve bundan dolayı herhangi bir algoritma ile taklit edilmesi mümkün değildir.

Zeka, doğuştan belirli bir orana sahiptir. Belirli konular üzerinde çalışarak, öğrenerek, eğitilerek, öğrenilen bilgi ve birikimler ile geliştirilebilir. Herhangi yaşanan bir olayı algılama, öğrenme, analiz etme ve olaydan sonuç çıkarabilme zeka ile ilişiktir. Zeka bu durumdan dolayı taklit edilebilir ve bundan dolayı “Yapay Zeka” olarak adlandırılır.